BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş’tan YSK açıklaması

Posted by

“`html

Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Hüseyin Baş, partisinin İstanbul Kartal İlçe Kongresi’ne katıldı. Barış Elbaş’ın BTP Kartal İlçe Başkanı olarak seçildiği bu kongrede Hüseyin Baş, güncel duruma dair kritik yorumlarda bulundu. İktidarın yargıyı baskı aracı olarak kullandığını vurgulayan Baş, eski Akut Başkanı Nasuh Mahruki’nin sosyal medya paylaşımları yüzünden tutuklanmasının bu duruma bir örnek olduğunu belirtti.

“YETKİLİ KİŞİLER KENDİ GÜVENMEDİKLERİ YSK’YA HATTA BAŞKALARINI GÜVENMEME SUÇU YÜKLER!”

“Bir kişinin düşünceleri üzerinden 85 milyon insana gözdağı veriliyor ve olay budur. Nasuh Bey ne yaptı? Sadece bir tweet atarak ‘Ben YSK’ya güvenmiyorum’ ifadesini kullandı. Sonuç olarak, şu an hapiste. Peki, siz YSK’ya güveniyor musunuz? Hayır! Acaba hükümet YSK’ya güveniyor mu? Eğer gerçekten güveniyorlardıysa, neden İstanbul seçimlerini iptal ettirip tekrar yaptırdılar? İstanbul seçimleri sonucunda kaybettiklerinde ‘YSK hatalıydı, bir daha seçim yapıyoruz’ dediler. Kendilerine güvenmedikleri YSK’ya bir başkası güvenmediğinde durum suç haline geldi.”

“MAHKEMELER ARTIK BASKI ARACI OLARAK KULLANILIYOR”

Böyle bir ortamda adalet ve hukuk, baskı unsuru olarak kullanılıyor. Sayın Kılıçdaroğlu’nun yargıyla muhatap olduğunu görüyoruz; hukukun Demokles’in kılıcı gibi esas muhalefetin üzerinde durduğunu söyleyebilirim. Dün ben de yargılandım, yarın başka siyasiler, gazeteciler ve sıradan vatandaşlar yargılanabilir. Uganda’da İdi Amin’in söylediği gibi; ‘İstediğinizi söylemekte özgürsünüz, ama ondan sonrasına ilişkin garanti veremem.’ Türkiye’deki durum maalesef bu şekilde.”

“Gelecek 50 yılda ne Türk kalır, ne de Türkiye Cumhuriyeti!”

Bugün nesiller yetiştirdiğimiz ülkede, çocukların temel mottoları ‘Biz dünya vatandaşı olacağız!’ haline geldi. Dünya vatandaşı olma anlayışının, Türklük, Cumhuriyet ve Atatürk ile hiçbir bağı kalmadı. Çocuklarımızı yurtdışında okumaya gönderiyoruz. Neden? Çünkü bu ülkede yeterli eğitim alamıyorlar, sağlıklı nesiller yetiştirilemiyor. Peki, neden başka bir düzenin kurbanı oluyoruz? Eğer ‘Ben kendime yeterim’ diyebilen bir toplum olmayı başarırsak bu zorlukları aşabiliriz, aksi halde 50 yıl içinde ne Türk kalır ne de Türkiye Cumhuriyeti Devleti.”

“TÜM BU SORUNLAR ARTIK BASİT POLİTİK TERCİHLERİN ÖTESİNDE!”

Bu durum sadece iktidarın sorumluluğunda mı? Hayır, ana muhalefet lideri Kıbrıs konusunda sorulduğunda ‘Cumhuriyetçi Türk Parti (CTP) ile işbirliği yapıyoruz’ gibi yorumlar yapıyor. CTP, ‘Rumlarla birleşelim’ diyen bir parti. Bugün Türkiye’de ana muhalefet bu duruma destek veriyor. Aynı zamanda, Kürt kardeşlerimizle barışçıl bir ilişki varken, Kıbrıs’ta birleşmeyi savunanlara destek verip burada bölünmeyi destekleyenleri kayıtsız bırakmak, bu zihniyetin tehlikeli bir yansımasıdır. Bu tür bir düşünce yapısına sahip olan bir partiyi destekleyemezsiniz. Artık bu basit siyasi tercihlerin çok ötesine geçtik, uyanmalıyız.”

“SEN KENDİNİ YETİŞTİREMEMİŞKEN HANGİ SAVAŞI KONUŞUYORSUN?”

Cumhurbaşkanı ‘Savaş geliyor’ dediğinde, bir yandan da ‘Brezilya’dan et ithal edeceğiz’ açıklamaları geliyor. Sen, milletinin karnını doyuramıyorsan nasıl bir savaş tehdidinden bahsedebilirsin? İthal ettiğimiz her ürün, bu durumu daha da kötüleştiriyor. Yetkililer, tarımı ve hayvancılığı desteklemek için gerekli adımları atacağına, dışarıdan alım yapıyor. Çiftçiler ve hayvancılar zor durumda; köyden şehre göç edenler bile kapıcılığa razı oldu. Şimdi bu ithalatlarla mızrak yontmaya çalışanlar, Türkiye’nin direncini kırmaya çalışıyor.”

“SİYASİ GÜÇLERDEN KURTULMA ZAMANI!”

Şu anki durumumuz yalnızca iktidarla ilgili değil; muhalefetten de kurtulmamız gereken çok şey var. Öcalan’ın mecliste konuşmasıyla ilgili tartışmalar bile, Cumhurbaşkanı’nın ‘İç ceplerimizi güçlendireceğiz’ demesiyle birleşti. İç cepheyi güçlendirme sözü veriliyor ama Nasuh Mahruki tutuklanıyor. Ve aynı zamanda kayyumlar atanıyor. Hangi cepheyi güçlendirdiğinizi sorgulamak gerek, çünkü ortada milletin meselelerini ilgilendiren bir sorun yok. Bugün Türklük iddiasında bulunanlar, Türklüğe büyük zarar veriyor.”

“LAİKLİK OLMASAYDI, DİĞER GÖRÜŞLERİ HÜKÜMET GÜÇLENİRDİ”

Ülke tarihinde 10 yıl boyunca Fetullah Gülen, hükümetin gözünde en saygın figürlerden biriydi. Eğer laiklik olmasaydı, hepimiz aynı inanç ve düşüncelerle bir arada kalırdık. Laiklik, farklı inanç ve görüşlerin varlığını sürdürebilmesi için gereklidir. Laikliğe karşı çıkanlar, kendilerine ait dini yönetimleri dayatma çabasındalar.”

“`

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir